26 Mayıs 2008 Pazartesi

Otomobil Alana Benzin İndirimli.. ?


Amerika'da Chrysler otomobil markası , belirli model arabalarını satın alanlara benzinde 3 yıl boyunca indirim sunuyor.. Türkiye'de büyük bir kesim için arabanın '' Çok kullanmayacak olsamda almalıyım '' , '' Arabayı kullanmak değil , arabam var demek önemli '' veya statü göstergesi anlamına geldiğini hepimiz biliyoruzdur.. Ya kardeşim zaten kullanmayacaksak neden araba alalım ? , bu kampanya zaten beni alakadar etmez , benim zaten benzin alıcak param yok benzini indirimli olarak verseler ne olcak ? gibilerinden yada zaten o indirim kesin araba fiyatına yasımıştır gibi düşünen arkadaşlarımız ( Türk halkının yarısıda düşünmüş olabilir.. ) olabilir.. :)
Ama şöyle bir gerçekte varki Chrysler bu kampanya ile bir çok kesmin dikkatini ve beğenisini üstüne çekmeyi başardı.. Ve bundaki en büyük etken Amerika'da gittikçe artan benzin fiyatları ki bu artış Türkiyedeki artışların yanında bir hiç.. Zamanında denenmiş ve ciddenden kısa süreli bir zaman dilim içerisinde başarılı olmuş projeler düzenlendi Toyota ve Renault tarafından.. Fakat şuan gündeme oturmuş ve gittikçe büyük bir tehtid altında bulunan , fiyatının 0.1 düşürülüp 1 hafta sonra 3 arttırılabilen bir ülkeden bahsediyoruz.. Bu kampanya ile bir çok kişi ilgilenebilir gibime geliyor.. En azından normal bir yurdum insanının gazeteyi okurken yada reklamlarda gösterildiğinde bu konunun dikkatlerini çekmeyeceğini hiç sanmıyorum.. Kesinlikle tekrardan masaya yatırılması gereken bir proje bence.. Sizcede öyle değilmi.. ?

Çöp Torbası


Çöp torbasını sıradan bir ürün olarak görebilirsiniz fakat her üründe olduğu gibi çöp torbalarıda farklılaşabiliyor.. Ilk önce sıradan siyah çöp torbaları vardı , sonra renklileri , sonrada ağzı büzgülüler çıktı.. Sıradan bir çöp torbasının bile bu kadar gelişebiliyor olması , ürünlerin ve servislerin gelişmeye ne kadar açık olduğuna çok iyi bir örnek..

Bazen bir ürünle ilgili bir gelişme , iileştirme yapılmak istendiğinde artık yapacak bir şey kalmadı die düşünülebiliyor.. Ama yeni tasarımları , modelleri ve türleri görünce ciddende insan hayretler içerisine düşüyor.. Sonuçta olaya yüzeysel bakıldığında gayete sıradan bir ihtiyaç gibi duran çöp torbasından bahsediyorum.. Büzgülü çöp torbasını yolun sonu sanıyorsanız , Amerikalıların ürettikleri Esneyebilen çöp torbalarına bakmalısınız.. Büyük bir buluş olmayabilir belkide ama neden çöpleri daha rahat koyabileceğim bir torbayı tercih etmeyeyim.. ?

Yakında çöpleri öğütebilen çöp torbalarıda çıkarsa hiç şaşırmayalım bence.. :)

Dijital Ev Planı


Bir ev kiralanırken ya da satılırken insanlar evin içinde eşyalarının nasıl duracağını hayal ederler.. Eğer ev baktıysanız bilirsiniz , bir evi almadaki en önemli kararlardan birisidir bu.. Bu L koltuk buraya sığmaz yada şu bölüme masayı koyamayız gibilerinden yorumlar yapılmaya başlanıldığında o ev alınmaz.. :)

Dijital ev planı sunan bir firmanın dediğine göre , ev planı sunan emlakçıların evleri %40 ila %45 arası daha hızlı satılıyormuş.. Bu rakam ne kadar doğru bilinmez ama müşterinin bu kadar net bir ihtiyacını gidermek , emlakçıların fark yaratmak için kullandığı iyi bir pazarlama aracı.. Ve insanların bu olanağı sağlayan emlakçılara yöneleceğide son derece açık ve ortada gibi gözüküyor.. Özelliklede Türkiye gibi bir ülkede , herkesin rahatını düşündüğü , kolayı seçtiği bir ortamda.. :)

Coca Cola , Ramazan Ve Alıcı Zaafları


Coca Cola önceden tüm dünyada aynı reklamı yapıyordu.. Sonra ülkemizin sofrasını , kültürüne keşfetti.. Ramazanda ramazana özel reklamlar , iftar soframıza özel reklamlar.. Ve ayrıca coca cola'nın ramazan sofralarına girmesinin yada eğer zaten içinde bulunuyorsa daha çok tüketilmesinin en büyük etkenlerinden biriside coca cola'nın müslümanlaşmasıdır.. Çünkü bir anda Ramazan sofralarının adeta vageçilmez bir tercihi gibi gösterilmesi , hepimizin kardeş , aynı çorbaya kaşık sallayan kader kankaları olduğu gibi mesajlar vermeye başladı.. :) Ve buna ek olarakta fondaki müzikler kesinlikle kanun , ney vs ile yapılmaktadır.. :) Bunlarda ister istemez insanları o ürüne karşı bir cazibe oluşturmasına yol açmaktadır.. Yine Futbol müsabakalarında ise özellikle milli maçlarda duygularımıza seslenen reklamlar.. Adeta bu maçlarda coca cola ülkemizin yerel bir gazlı içeceği oldu..
Promosyondaki olayı ise bence ülkemiz insanının promosyona olan düşkünlüğünü keşfetti.. Benzin alana benzin yerine '' deterjan , bardak , oyuncak '' vermenin satışlara olan yansımasını gördü..
Cola alana cola yerine kontör verdi.. Benim fikrime göre promosyon yapmadı , kitleye ve alıcıya göre hareket etti.. Alıcı zaaflarını araştırdı ve bu yöntemiylede son derece yüksek kar ve satış marjlarına ulaştı..

My Starbucks Idea






My Starbucks idea , Starbucks'ın müşterilerinin fikirlerini dinlediği interaktif bir internet sitesi.. Insanlar , çoğunlukla Starbucks müşterileri , fikirlerini paylaşıyor ve gördükleri fikirleri oyluyorlar.. Site henüz çok yeni olmasına rağmen bir çok bikir binlerce oy almış.. Örenk vermek gerekirse mesela en üstte duran fikir en son baktığım zaman aralığında 20 binden fazla oy almıştı..

Telekomunikasyon firmaları , bankalar ve bir çok şirketin uygulayabileceği müşteriyi dinlemek , müşteriyle temasta olmak için sizcede harika bir deneme değil mi.. ?

Her hangi bir profesyönel üretim noktasında , üretici ile tüketici ama interaktif bir ortamda paylaşıma gidebiliyorsa , bu ciddi bir işletme mantığıdır ve beraberinde taşıdığı müşteri beklentilerini sürekli sıcak tuttuğu için başarıya her zaman açıktır..

Starbucks'ın bugün kullandığı kahve fincanları üzerindeki desenlerde dahil tüketiciden gelen talebe göre yön verdiğini düşünecek olursak eğer , neden bir çok Starbucks noktasında bu kadar bardak ve benzeri ürünün alici ile bu kadar rahat buluşabildiğiin daha kolay anlamış oluruz..

Starbucks , ciddi bir ticari marka ama soğuk ve ulaşılmazı oynamak yerine , ' Biz ' kavramı ile beraber bir starbucks ailesi yarattı..

Sizcede bu yöntem ve izlenilen yol işletmenin belirli ve ciddi bir ilerleme kaydetmesinde etken olmazmı.. ?

23 Mayıs 2008 Cuma

MARKA ALGISINDA 5 BOYUTLU DÖNEM
Pazarda yaşanan rekabet sonucu pazarlama dünyası , algılarda ufak da olsa değişiklikler yapıyor. Görmenin ve duymanın yanı sıra tadın , kokunun ve dokunuşun tüketici üzerinde ki olumlu etkilerinin gözlenmesi , bazı markalara beş boyutlu altın çağ yaşama fırsatını sunuyor.

Kitle iletişim araçlarının görme ve duymayla sınırlı kalması , biz tüketicilerin beklentilerini karşılama konusunda yetersiz kalıyor. Mesela , televizyon reklamlarında yüzlerce görsel ve işitsel mesaja maruz kalıyoruz ama bu satın alma kararımızı oldukça az etkiliyor. Tüketici davranışları ağırlıklı olarak duygularla ilişkilidir , yani marka ile bizlerin ( tüketicilerin ) arasında duygusal bağın gerçekten güçlü olması gerekir. Mesela Martin Lindstrom diye bir bilim ve iletişim adamı " Duyular ve Marka " adlı kitabında " markaların geçmişle kurduğu bağlantının ve tüketiciyle arasında ki duygusal bağının markaya değer katmasının ötesinde , rakiplerinden de kolayca ayırt edilmesi " nin öneminden bahsetmiş.


Örnek olarak , Pepsi-Cola ' nın tadı Coca-Cola markasına göre daha çok beğeniliyor olsa da , biz tüketicilerin tercihi , güçlü duygusal bağın neticesinde Coca-cola ' dan yana oluyor.Bu da sanırım Coca-Cola ' nın reklamlarında ki kapağının açılma sesi ve bardağa düşen buzların çıkarttığı sesle oluyor.Sizde de hemen bir bardak kola içme isteği uyandırmıyor mu? :))


Ya da diş macunlarının dişleri beyazlatması i çürüklere karşı korumasının yanında tadının da önemli olması , markaların bu yönde çalışmalar yapmasına sebep oluyor olabilir.Colgate , reklamlarında tadının güzel olduğundan söz etmese de Signal yerine Colgate markasını tercih etme sebeplerimizden biri de bu olabilir mi acaba???

Bir örnek daha vermek gerekirse , sizden Jack Daniels ile Johnny Walker markalarını gözleriniz kapalıyken ayırt etmeniz istenirse ilk yapacağınız ne olur??? Sanırım tadına bakmadan önce şişesine dokunmak ya da koklamak istersiniz , yanılıyor muyum? Kokuların üzerimizde duymaktan ya da dokunmaktan daha çok etkili olduğunu belirtmek isterim :))

Bugüne kadar tüketicilerin davranışları markaların stratejilerini hep yönlendirmiş , bundan sonra da yönlendirmeye devam edecek. Tek fark ürün ya da hizmetin kalitesi , yeniliği ve fonksiyonel olmasının yetersiz kaldığı günümüzde markaların , tüketiciyi 5 duyu yoluyla etkilemeyi göz ardı etmeyecek olması sanırım
.


AMBALAJIN GÜCÜ
Ambalajın kendine özgü içsel bir gücü vardır ve bu güç ciddi bir önem taşır.Ambalajlar her ürün için çok önemlidir örneğin giysilerimiz bizim kim olduğumuz hakkında bilgi verir . Ürünler içinde ambalajın etkisi aynıdır , ürünler hakkında ilk izlenimleri ambalajları verirler. Örnegin bir alışveriş merkezine gittiniz , evde şampuanınız bitmiş ve ihtiyaç duyduğunuz şampuanı almak için şampuan reyonuna ilerlediniz baktınız ki 40 yıldır kullandığınız şampuanınızın reyonunda olmadığını görüyorsunuz ne yaparsınız? Her insanın yaptığını tabiki de , şampuan reyonuna şöyle bir bakarsınız en cazip görünümlü ve en dikkat çekene uzanırsınız özelliklerine bakarsınız bir diğerine bakarsınız onun da özeliklerine bakarsınız ama ambalajı güzel olanı alırsınız. Çoğu kez de bunu mecburiyetten yaparsınız. Bir çok durumda da aldığımız ürünleri maalesef deneme şansımız olmaz işte tam o anda ürünü müşteriye pazarlayan tamamiyle ambalajdır.İlk kez gittiğiniz alışveriş merkezine girdiğinizde ne yaptığınızı düşünmenizi istiyorum öncelikle,mısır gevreği reyonundasınız şimdi de ne yaptığınızı sölemek istiyorum hepsinin üstünde mısır ve süt resmi var diyelim ki , ama bir tanesi diğerinden çok farklı bir tanesinin üstünde güzel bir kız ve metre var :) direk ambalajın size sunduğu cazibeye aldanarak o mısır gevreğini alırsınız ama üzgünüm ambalaja yenik düstünüz ambalaj : 1 tüketici : 0 :)) Biz tüketiciler gerçekten ilginç ve orjinal olanı ararız . Ambalaj tasarımı, insanın dikkatini çeken insanı o an içine alıp götüren bir an nefesini tutmasına sebep olan düşündüren aynı zamanda gülümseten konuşturan ve satın aldıran itici bir güçtür.

12 Mayıs 2008 Pazartesi

Pınar Sucuk'un Ethical Dilemma Nedir Bilmemesi


Pınar, belki de en güvenilir, en lezzetli et ve süt ürünleri markası. Ama güvenilir olması ''etik'' bir marka olduğunu göstermez. En azından ben, yıllardır mangal veya ızgarada kızarttıkları sucukları reklam diye halka gösteren bir markaya etik diyemem.
İnsanları mantığıyla değil, içgüdüsü ile alışveriş yapmaya iten bu reklamlar silsilesini bir kodemyenin sadece özürlü insanlarla dalga geçerek insanları güldürmesine benzetebiliriz.
Madem Türkiye'nin en güvenilir en lezzetli sucuğunu yapıyorsun, veya yapmaya çalışıyorsun; reklamını, pazarlamanı da ona göre yap. Herkes Pınar'ı çok başarılı bir marka olarak nitelendityor. İnsanların zaaflarından faydalanarak ürün satmak, ve sonra bununla gurur duymak nasıl bir başarıdır anlamış değilim.

9 Mayıs 2008 Cuma

RAPSTAR CEZA'LI MİLLİYET REKLAMI




Bu reklamın sonunda ki 'milliyet logosu' nu görmeyene kadar çoğu insan gibi bende ilk başta 'helal olsun' tepkisini vermiştim . Ama reklam sonunda milliyet logosu görününce, bu bana ülker'in Halk adı altında çıkardığı ürünleri hatırlattı. Aynı firma , hedeflenen bambaşka bir kitle. Ariel, Alo ve Ace(yanılıyor olabilirim) esasında aynı firma tarafından üretilmesi gibi birşey yani.Farklı ürünlerle daha çok müşteri gruplarına ulaşma çabası.
Doğan grubu diyor ki birde laik tarafın kaymağını yiyelim. Azınlık, isyan eden kitle ve Hiphop çok güzel uyum sağlamış. Bu bakımdan rapstar CeZA süper bir seçim.Ama şöyle birşey var, hedeflenen hedef kitle, Ceza'yı da koysan, Mahsun Kırmızıgül'ü de koysan, Sezen Aksu'ya aşk şarkısı da besteletsen o gazetenin Aydın Dogan'ın oldugunu biliyor. Yani Hürriyet okumuşun, Milliyet okumuşun, Radikal okumuşun ana başlıklarda "Aydın Amca" ne isterse o oluyor. Milliyet bizimle gurur duymuyor aslında bizi biraz salak yerine koyuyor...

'FANTA ARAMIZDA' DEĞİL





Coca Cola grubu, Türkiye'de yıllardır Fanta reklamlarına büyük yatırımlar yapıyor, festivaller düzenliyor falan. Ama ürünün paketine ne kadar yatırım yapsalarda ürün iyi olmadıktan sonra olmuyor işte bir türlü. Günlük yaşamda CocaCola veya Pepsi yerine kimse Fanta'yı tercih etmiyor. Seveni vardır elbet. Fakat ben pek anlam veremiyorum. 40 yılın başında tadı nasıldı acaba diye unutulmaya yüz tuttuğunda belki tercih sebebi olabilir.
Birde her sene rock festivali düzenleyip Şebnem Ferah , Mor ve Ötesi tarzı isimler, gruplar çıkartıyorlar sahneye. Ama zaten rock konserine gelen kitlenin çoğunluğu Fanta'yı yalnızca vodkaya karıştırmak için kullanıyor:) Hem Beyazıt Öztürk'le temiz aile imajlı reklamlar , hem böyle rock kitlesi anlayabilmiş değilim.Hedeflenen Kitle de anlayabilmiş değil ki hala kimse içmiyor.
Fanta yıllardır bu rock festivalleriyle falan bir yere gelemedi. O kitle zaten Colasını içiyor.
Bu fanta dediğin şey gazoza yakın birşey . Gazozda türk insanı için bir nevi yerel birşey. Bizden, içimizden. Fanta böyle boşbeleş festivalli, beyazıt öztürklü reklamları bırakıp biraz halka inmeli, halka halay çektirecek reklamlar çekmeli...:)
NIKE ASYA POLİTİKASI






Gün geçmiyor ki Nike'a karşı kötü hisler besliyen bloglar yazmayayım:) Bu Blog'um da NiKE ve onun kalibresinde ki markaların Asya Politikasına gelsin:)

Ünlü NBA oyuncularına giymeleri için onlarca bedava ayakkabı vererek,çoğu amerikalı çocukların ilahı durumunda şuan Nike . Aynı zamanda pakistanlı çocukları düşük maaşla çalıştıran firma . Nike'ın kurucusu Phil Knight,'Nike çalıştığı her yerde iyi işler temin ediyor,hayat standartlarını yükseltiyor' tarzı şeyler söyüyor bu konuda. Vietnam'da ve Endonezyada ki açlık sınırında ki maaşlar ve ülke ekonomisi hakkındaysa: ' Bu olayların gelişmekte olan tüm ülkelerin geçtiği bir süreç olduğunu;bunları Japonya ve Koreninde zamanında yaşadığını söylüyor . Bir kesim ekonomistte aynı fikirde zaten. İstihdam artışının ülke ekonomisine katkısı falan filan. Ama gerçek şu ki bu açlık seviyesindeki maaşlara dayanan ekonomiler bir adım ileriye üç adım geriye gidiyor;Tayland , Filipinler, Endonezya'da olduğu gibi.Çünkü bu sistem bu ülkelerin para birimlerini tepe taplak ediyor. Bu daha ne kadar böyle gider bilmiyorum ama ben lisedeyken Endonezya da Nike fabrikasında çıkan,işçilerin maaş isyanını hatırlıyorum. Zaten bu olayı hatırlamamla başladım bu blog u yazmaya. Tv de gördüydüm.Çalışanların hepsi kendi bastıkları aynı tip Nike t-shirt ü giyiyordu. Siyah üstüne Ters Nike logosu altında da 'just stop it' yazısı.Yani klasik nike imajının tepetaklak olmuş hali. Tv'de görüp çok beğenmiştim t-shirt'ü. Hatta hayatımda tek beğendiğim Nike ürünü (futbol formaları dışında) diyebilirim . Ama onu da pek tabiiki nike retailer larında satılmadığı için alamadım ne yazık ki:)
NIKE LOGOSU EFSANESİ




Nike’ın kurucusu Phil Knight,Nike daha küçük bir firmayken grafik tasarım öğrencisi Carolyn Davidson adlı bir çocuktan, kendisine bir logo üretilmesini istemiş. Ve Bu çocuk çok kısa bir sürede Nike’ın ünlü dinamizm ve sportif imajını yaratan “Swoosh” adlı bildiğimiz Nike logosunu yaratmış.Hemde 35$ karşılığında! Neyse bu eleman Üniversiteden mezun olduktan sonrada Nike için ilanlar, broşürler, posterler, kataloglar tasarlamaya devam etmiş .Ama bir süre sonra Nike’ın hızla büyümesi nedeniyle tek bir tasarımcı firmaya yetmemiş ve Nike bu elemana yol verip profosyonel bir reklâm ajansı ile anlaşmış. Böylece Logo yaratıcısı Carolyn Davidson’un Nike ile ilişkisi kalmamış. İşte logonun Nike tarafından anlatılan efsanesi buradan sonra başlıyor 1983 yılında Carolyn Davidson'a bir telefon gelmiş Nike'den.Nike'ın kurucusu Phil Knight onu bir öğle yemeğine davet etmiş. Yemekte Carolyn’i süprizler beklemiş(bak sen) . “Swoosh”lu bir elmas yüzük, bir sertifika ve açıklanmayan oranda Nike hissesi. Bu Nike tarafından anlatılan bir hikâye.Bana göre iyi sallanmış bir hikaye. Ama gördüğünüz gibi markanın tabanını ve sağlam tarihini bu uydurma hikâye ile desteklemek gayet mantıklı. Varsın sahte olsun hikâye. Ne fark eder ki? Bakın yine dillerimizde.
NIKE'IN SÜPERSONİK SPOR İLAHLARI




Oldum olası Nike ve Adidas'a ısınamadım. Varsa yoksa Kappa ,Diodora'dır benim için spor giyim alternatifleri. Özellikle Kappa hep daha bir estetik geliyor gözüme. Nike'ın kafamda yarattığı negatif imajın bir sürü nedeni var.Bunlardan biri de içi boş kofti insanları gençlere idol olarak sunması.mesela GS'lı abeci futbolcular Sabri ve Arda'yı ilah gibi göstermesi. Zaten yakalamış.Hatta uğruna ürün çıkarılan ilk sporcu elemanda bu arkadaş. Zaten Michael Jordan da bu konuda ' Phil Knight (Nike kurucusu) ve Nike 'in yaptıkları beni rüyaya dönüştürmekti' diyor.

Fiziksel özellik ve yetenekleri sayesinde yaratılan İdolleri oldu olası sevemedim . Karşıma paketlenip çıkartılan spor süperstarının aynı zamanda çalışan bir beyni ve kendi fikirleri olmalı.Misal Maradona.Maradona o kadar yetenekli ve aynı zamanda zeki düşünceleri olan bir adamdı ki kendi kendine ilah oldu.Hemde sponsoru Puma'nın onun imajını paketlemesine gerek kalmadan.

Bu spor ilahı konusuna bu kadar tepkili olmam daki etkenlerden biri de Nike'ın süperstarlarından Manchester United'lı Rooney. Transfer sonrası ilk maaşıyla geneleve giden ve burda paparazzilere yakalanan bu abeci adamın, billboard larda ve dergilerde
süpersonik karizma resimlerini görmekten uyuz oluyorum ben. Haksız mıyım?

30 Nisan 2008 Çarşamba

Alpella'nın yeni reklam fiyaskosu


Alpella adlı reklam özürlü çikolata markasının son fiyaskosu. Alpella ''brand awareness'' ini zaten lezzetli bir çikolata olmasından çok; gereksiz, salak saçma reklamları ile sağladı. Alpella diyince sokaktaki herkes tanır, fakat ne yapar bu Alpella dediğinizde; ''iğrenç reklamlar yapar'' cevabı almamız muhtemeldir. Bir paket çikolata için gerizekalıca yapmamanın yaşlanma belirtisi olduğunu ileri süren bir markadan ne bekleyebiliriz ki zaten?


Ve yeni bir fiyasko ile tekrar karşımızda Alpella: Üçgen gofret!


Ve bu buluşlarından ''yüz yılın icadı'' ''cep telefonundan sonra en önemli icat'' olarak söz ediyorlar. Öncelikle şunu söylemek istiyorum; eğer sen bir dikdörtgenler prizması gofreti, bir yamuk ( aslında sözü edilen gofretin şekli üçgen değil yamuktur ) yapıp, sonra ona üçgen diyip, sonra bir de buna yüz yılın icadı dersen; ben sana TIRT derim. Bundan sonra söylediğin her hangi bir şeyin, tek kelimesini dahi sallamam.

İlginç olan bir diğer olay ise, TOBLERON adlı yılların çikolata üreticisini yok saymaları. Ben kendimi bildim bileli vardı Tobleron ''üçgen'' şeklinde çikolata yaparlardı, hala da yapıyorlar. Hiç mi bakmıyorlar acaba etrafa, bir şeyler iddia ederken?

26 Nisan 2008 Cumartesi

BABALAR KULLANAMAZ !!!




Artık çocuklarda ferrari sahibi olabilecekler ama tek fark trafikte değil :) Çilek mobilya piyasaya biturbo ile bomba gibi girdi. Son zamanlarda yenilikçi mobilya tasarımlarıyla dikkat çeken çilek markasının yeni ürünü olan BiTurbo yataklar yetişkinlere keşke çocuk olsam dedirtirken çocukların da rüyalarını süslüyor. BiTurbo yataklar için ayrıntılı detaylar ;(http://www.cilek.com.tr/biturbo/index.html) adresinde yer alıyor. Daha öncede araba şeklinde yataklar üretiyorlardı ama son çıkardıkları '' yatak diyemeyeceğim :) '' ferrari muhteşem bir tasarım olmuş . Gözlemlediğim kadarıyla piyasada da bu alanda pek fazla çeşitlilik yok .Bu alanda isim yapmış firma Çilek mobilya olduğunu biliyorum , çok başarılı ve çok yaratıcı buluyorum , Ferrarileri görünce insanın çocuk olası geliyor :) Gerçek araba gibi sanki :) ferrarinin seyir halindeki o muhteşem sesini bile yapmışlar , farları ve kornasıda cabası. Pazar lideri Çilek mobilyanın türkiyenin belirli şehirlerinde bayileri bulunmaktadır : İzmir , İstanbul , Ankara başta olmak üzere türkiyenin bir çok şehirlerinde show room ları küçük müşterilerinin isteklerine hizmet vermektedir. Avrupa da ise 12 mağazası bulunmaktadır, son olarak miami de de mağazalar açmak için atılımlarda bulunmuşlardır ve bu mağazalar bir çok dünya markasınında bulunduğu iyi bir alış veriş merkezi içerisinde yer alacağı belirtilmiştir.Son olarak ABD dışında da büyük potansiyel gördükleri çin e de açılmak istiyorlar ve şunu söylüyorlar ''Şimdi bizim en önemli meselemiz ABD ve Çin. Zengin ABD ve zengin Çinliler'in çocuklarına bir Türk markası olan Çilek'in ürünlerini ulaştıracağız. ABD ve Çin, gelecekte ihracatımızın önemli bir payını oluşturacak”


Bir türk markasının yurt dışındada isim yapacak olması ve türkiye ismini sırtında taşıyacak olması çilek mobilya için oldukça gurur verici olsa gerek :) Yurt dışı atılımlarında da başarılı olacaklarını düşünüyorum . Çocuklar her yerde çocukturlar , araba conceptindeki yatakların türkiyede ki çocukların ilgisini çektiği gibi orada ki çocukların da ilgisini çekeceğini düşünüyorum .






21 Nisan 2008 Pazartesi

ÖZDİLEK


Biri bana özdileğin amacını açıklaya bilir mi acaba ?
Bu kadar güzel bir yeri niye özdilekle kulanım dışı bırakıyoruz peki bunu biri bana açıklaya bilir mi? :) Geçen gün sadece değişiklik olsun diye yolum düstü gittim , bu kadar gereksiz bir yer olamaz , bu kadar geniş bir alanı çok gereksizce dolduran izmirde tek yer diyebilirim .. Ben zaten özdileğin işletmesinide pek anlayabilmiş değilim .Odak noktası neresi bu işletmenin? tekstil mi? alışveriş merkezimi ? oyun parkı mı? oyun salonumu ? Eskiden Özdilek dendiğinde aklıma gelen ilk şey tekstildi ama son yıllarda Özdilek deyince aklım karışıyor benim neye odaklı bir işletme anlayamıyorum :) benim söylediklerimi anlamsız bulup sen ne bekliyorsun diyebilirsiniz ben başarılı olduğu alanı görmek istiyorum .. göremiyorum peki bu işletme nasıl oluyorda halen daha işletiliyor gerçekten çok merak ediyorum :)
bence süper bir alan özdileğin bulunduğu yer , biraz düşünülse çok daha iyi iş yapabilecek, özdileği dolup tasırabilcek fikirler üretilebilir .. şuan ki bulunduğu konum bana sadece concept gibi geliyor ama niye küçük düşünülüyor bunu da anlamıyorum . Yorumlarınızı bekliyorum :))

6 Nisan 2008 Pazar

Bize her gün Cumartesi!


Kayra ürünü olan Cumartesi Şarapları'nın hedef kitlesi, uygun fiyatı, renkli ambalajı ile gençler gibi gözüküyor. http://www.bizeherguncumartesi.com/ isimli çok hoş dizayn edilmiş bir internet siteleri var. 3 farklı ürünleri var:


Cumartesi Kırmızı : Olgun kiraz, erik ve baharat aromalı. Klasik şarap tadı arayanlar için üretilmiş.


Cumartesi Beyaz : Elma şekeri, sarı erik, badem ezmesi aromalı, akasya kokulu içimi kolay. ''Balıkçı''lar için üretilmiş.


Cumartesi Roze : Meyvemsi, frambuaz ve kızılcık aromalı. Biraz egzotik bir şarap.


Ürünün her tanıtımında ''Arkadaş toplantıları ve partilerde iyi gider'', ''Özellikle arkadaşlarla tadına daha iyi varılır'', ''Dostlukları canlandırır'' gibi ifadeler kullanılmış.


Ayrıca 3 farklı boyda ürünleri var:


Ekonomik şişe : 0,50 litrelik şişede çevir aç kapaklı.


Parti kapaklı, parti boyu şişe : 1 litrelik şişede çevir aç kapaklı.


Klasik şişe : 0,75 litrelik klasik mantarlı şişe.


Farklı ürün ve boylarla hitap ettiği kesmi artırmaya çalışmışlar, ve (bence) çok başarılılar bu konuda. Bravo Cumartesi, bravo Kayra.

29 Mart 2008 Cumartesi

YENİ BİR ÜRÜN


PALET

100 % geri dönüsümlü bir üründür, Ağırlığı 6 kg oluklu mukavus kağıdından yapılmaktadır. ÖLÇÜLERİ 1.20 ye 80 dir , talep doğrultusunda istenilen boyutlarda üretilmektedir , deneme yöntemiyle yapılmış testlerde hareketli ve durağan olarak bir buçuk tonu rahatlıkla taşımaktadır.

Fiyatı 13-15 ytl aralığında olacaktır. 1 Euro paletin fiyatı yaklaşık olarak 25 ytl , ağırlığı da yaklaşık 25 kg civarındadır. Uçak taşımacılığında kilo başına para alındığından TERAKOT ltd in ürettiği palet , hem satış fiyatının düşeceği hem de kilo başı ödemede 19 - 20 kg fark nedeniyle daha az olacağından nakliye yapılan firmaya avantaj sağlayacaktır . Ham maddesi kağıt olan TERAKOT markalı bu palette femügasyon işlemine de gerek yoktur , yani ıspm - 15 belgesi olmasınada gerek yoktur . Kağıdın ham maddesi ağaç olmasına rağmen tahta paletlere nazaran çevreye zararı diğer paletlere oranla daha azdır yani tamamen çevre dostudur :) 2 ay önce faaliyete geçen ve kağıt tabaka üreten TERAKOT ltd şirketi tarafından Türkiyede ve Avrupada ilk kez diğerlerinden daha hafif ve fiyatı diğerlerine oranla daha düşük olan paletler üretilmeye başlanmıştır, nisan ayı ile birlikte pazarlamasına başlanılacaktır . İhracatçılar için hem maddi olarak hemde çevre açısından baktığımızda da manevi olarak avantajlar sağlamaktadır. Ayrıca bu paletler mal teslim alan bir firmanın paletleri stocklarda tutmaktansa geri dönüşümle değerlendirebilirler.Bu üründe hedef kitle anlaşıldığı gibi ihracatçılardır.

Kağıt palet daha öncede başka firmalar tarafından üretilmiş olmasına rağmen dayanıklığı bu kadar gelişmiş olan kağıt palet daha önce piyasada yoktur . Dolayısıyla piyasaya yeni bir ürün olarak pazara girecektir.

NOT:Sahsen gördüğüm paletin , kağıttan üretildiğini gördüğümde ilgimi çekti , bunun hakkında bilgi alıp sizlerle paylaşmak istedim , bilmiyorum ilginizi ne kadar çekecek ama pazarlama üzerine bloglar yazıyorsak , ürünün kalitesini ve sağladığı avantajları ve kişilere sunulan kolaylıkları ve kar ları konuşmamız gerektiğini düşünüyorum , yeni bir ürün farklı bir bakış açısı .

artık ilkler zamanı .. darısı yeni ilklere :))

Tatil köylerinin inanılmaz rekabeti


Okuduğumda ben de gerçekten çok şaşırdım :) inanılır gibi değil değil mi? İki rakip otel bunlar :)Allahım müşteri çekebilmek için daha neler yapacaklar daha neler çıkartacaklar çok merak ediyorum . Rekabet iyidir ama her yerde rekabetin olması kalitenin yüksek olduğu anlamına gelmiyormuş ben bunu anladım :)
good bye beach ve hello club size sesleniyorum sizin gerçekten turist müşterileriniz var mı ??? ya da bu ilanla birlikte müsteri potansıyelinizde bir artış oldu mu? inanılır gibi değil ya , rekabetin de bir adabı vardır arkadaşlar :)) bunların ciddi olabileceğini düşünmek bile istemiyorum .
yalnız şu konuda tebriklerimi ileteceğim kendilerine yeni bir pazarlama tekniğiyle turizm piyasasına girdiler şuana kadar bölesi görülmedi :)
Bir önerim var good bye beach e ve hello club a , bir işletmeci olarak şu tanıtım broşürlerini tekrar gözden geçirmelerini ve tekrar düzenlemelerini diliyorum:)) hatta gönüllü olarak yeni broşürlerini hazırlamalarına da yardımcı olabilirim :)

20 Mart 2008 Perşembe

NOKIA



Nokıa, cep telefonu dendiğinde akla ilk gelen markalardan biridir. Cep telefonları firmaları gelişen teknolojiyle birlikte , 3 ayda bir yeni cep telefonları modellerini piyasaya sunmaktadırlar. Bir çok cep telefonu markası olduğu için bu markalar arasında rekabet oldukça fazladır. Hemen hemen bütün cep telefonlarının televizyonlarda , gazetelerde , dergilerde hatta radyolarda reklamları dönmektedir. Sürekli değişen teknolojiyle birlikte , cep telefonları modelleri çok çabuk tüketilmekte ve günümüzde modası çok çabuk geçmektedir. Bu hızla gelişen teknoloji beraberinde gereksiz tüketimi gereksiz harcamaları getirmektedir. Bazı telefon firmaları Turkcell , Vodafone , Avea gibi telekomünikasyon şirketleriyle anlaşmalar yaparak ve bazı promosyonlar ve kampanyalar yaparak çok tutulmayan ürünlerini bu promosyonlarla daha büyük kitlelere ulaştırmaya çalışıyorlar. Nokia'yı ele almak gerekirse ;2610 model Nokia marka cep telefonunu piyasaya sürdüğü günden beri hedeflediği satış rakamlarına ulaştıramadığı için öncelikle fiyatını düşürüp , bir de yanında Turkcell gibi büyük bir şirketle anlaşıp , 1000 kontör hediyesiyle tekrardan satışa sundu. Bazı insanlar için telefonunun dış görünüşü , fonksiyonları ;kamerası, mp3, mp4 , radyosu telefon tercih etmelerinde önem taşımaktadır ama bazı insanlarımız için de telefon sadece haberleşmeden öteye bir anlam ifade etmez ve bu kesime hitap eden bir çok markanın bazı modelleri vardır, Nokıa 2610 da bu telefonlardan biridir. Ve telefon tüketicileri , bu modelin çok fazla fonksiyonu olmamasına rağmen , hem telefonun fiyatının uygun olması hemde 1000 kontör gibi bir avantajının olması nedeniyle bu modeli tercih etmektedirler. Ve Nokia'nın yanı sıra bir çok telefon markası bu kampanya şeklini izleyerek telefonlarını piyasaya sunmaktadırlar.
SİMGE TOSUN

19 Mart 2008 Çarşamba

RENKLERİN ÇEKİCİLİĞİ


Renklerin, yüzyıllarca insanlar üzerindeki etkileri tartışılmıştır. Bunun üzerine birçok bilimadamı insanlar üzerindeki etkiyi deneylerle, gözlemlerle araştırmıştır. Bunun sonucunda, araştıran bilimadamlarının renkler üzerinde ortak bir kararı oluşmuştur. Örnek olarak ; pembe- sevgiyi , kırmızı- aşkı , siyah- hüznü, duygusallığı , beyaz- temizliği ve saflığı , kahverengi- gerçekçiliği temsil etmektedir. Bazı renklerin çekiciliği vardır; pembe, kırmızı gibi... Renklerin çekiciliğinden, insan üzerinde yarattığı etkilerden yararlanmak ve bu etkileri pazara dönüştürmek isteyen firmalar renkler üzerinde çalışmalar yapıp ürün satışlarını arttırmak amacıyla belirli bir strateji içerisinde ilerlemektedirler. Birkaç örnek vermek gerekirse ; IPOD Nano - renkli ipodları- , ASUS Bilgisayar -renklii bilgisayarları- , VESTEL'in renkli bilgisayarları, hemen hemen bütün cep telefonları ve bunlar gibi birçoğu. Ipod'u ele alacak olursak, ilk başlarda piyasaya beyaz ve siyah ipodlarla girdiler, daha sonra daha geniş kitleye hitap etmek amacıyla özellikle kız çocukları baz alınarak renkli ipod üretimine geçilmiştir. Bu atılımla başarılı olduklarını da düşünüyorum. İpod'un satış oranlarına bakarsak bu son atılımdan önce ve sonra büyük bir artışın olduğunu görmekteyiz.
Genellikle bayanlara hitap eden görüşünüş , renk ve tasarımın hakim olduğu bir tüketim ortamı vardır. Farklı boyutta örnek vermek gerekirse, bir Marlboro müşteri temsilcisinin bir sigara tanıtımında aktardığı " son dönemde çıkan Bianca ; -ince, uzun, filtre bölümü simli ve paketleri pembe, mor, vb.- , Polo ; -sadece ince , uzun ve diğer sigaralardan daha hafif- , Eve ; -ince, uzun, çiçekli paketlerde ve sadece free shoplarda satılmakta- , bunları genellikle bayanlar için ürettiklerini çünkü bayanların dış görünüşe çok önem verdiklerini ve ellerinde tuttukları sigaranın bile bir albenisi olması gerektiğini düşündüğü için üreticiler bu markaları ve farklı sigaraları bayanlar için ürettiklerini söylüyorlar". Bunun üzerine ben de bir fikir ortaya atıyorum. En başında bahsettiğim gibi renklerin çekiciliğinden yola çıkarak sigaralarında renkli üretilebileceğini düşünüyorum. Düşünsenize bir bayan pembe sigara içerken diğeri ise kırmızı sigara içermiş :))
SİMGE TOSUN

17 Mart 2008 Pazartesi

GENÇ TURKCELLE BAĞLAN HAYATA





GENÇ TURKCELLE BAĞLAN HAYATA :)
Turkcell kampanyalarına bir yenisini daha ekledi. Turkcell hazır kart sahiplerine müthiş bir kampanya yaparak 14şubat-14 mayıs arasında AD SOYAD yazıp,6666 ya gönderdiğimizde 100 kontöre karşılık 100 kontör, 250 kontöre karşılık ise 500 kontör kazanıyoruz.Turkcell in bu kampanyadaki sloganı ise tüm turkcellilerle uzun uzadıya konuşabilmek.Son zamanlarda tv lerde dönen Turkcell reklamlarına bakacak olursak reklam filmlerinde kısa kısa tutulan tek cümlede haberleşen Türk insanlarımızı görüyoruz :) Turkcell artık türk halkının sesini duydu ve kontörde damping yaptı , artık 250 kontörü almayanı dövüyorlar :)


Son zamanlarda özellikle Vadofone nun türkiye iletişim pazarına girişiyle birlikte Turkcell oldukça büyük atılımlar yaptı. Turkcell demek yemek Turk
cell demek izlemek oldu :) karnımızı yarı yarıya doyurup yarı yarıya artık gönlümüzce film izler olduk (pazartesi perşembe ) Düşünüyorum ki Turkcelli yöneticiler Türk halkımızı bir hayli tanır olmuşlar :) pazar gittim bir tane aldım eve geldim bin tane olmuş :)) kibarca kültürümüzü reklamlarda ince ince işlediler.İşin şakası bir tarafa son zamanlardaki atılımlarıyla gayet başarılı buluyorum köylüsünden çiftçisine iş adamından öğretmenine öğrencisinden dedesine :) herkese hitap eden herkesi tatmin eden tarife seçenekleriyle insanlarımızın yüzünü güldürür oldu.Ne gençlerimizi sevgilileriyle mesajlaşmaktan alı koyuyoruz ne de dedelerimizin cüzdanları boşalıyor:)

Herkes çok mutlu teşekürler Turkcell iyi ki varsın :)




10 Mart 2008 Pazartesi

Bedavanın büyüsü


Türk halkı için bedavanın önemi bambaşkadır. Bir şeyi bedavaya almak için herşeyi yapar. Bu özelliğimizi bilen pazarlamacılar, iş yeri sahipleri...vb de bunu ''bir alana bir bedava'', ''ikincisi bedava'' gibi kalıplar aracılığı ile çok iyi kullanırlar. Bedava sözü her kapıyı açar. Mesela iki dükkan düşünün, yanyana, aynı ürünleri aynı fiyata satan iki dükkan, birinin tabelasında ''2 al 1 öde'' diğerinin tabelasında ''1 alana 1 bedava'' yazsın; ay sonunda baktığınızda ''1 alana 1 bedava'' tabelalı dükkan daha fazla satış yapmış olacaktır. İki dükkan da aynı indirimi uygulamasına rağmen, ''bedava'' müşterileri cezbettiginden, 2. dükkan kazanacaktır.

Coca Cola Zero


Alanında en iyisi olan Coca Cola'nın yeni bombası. Aslında Coca Cola Light'ın çıkış nedeni ile aynı. ''Daha çok insana hitap etmek''. İlk kolanın çok kilo aldırdığı anlaşıldığından sonra, kilo almak istemeyen tüketicilerin kola içmeyi bırakması ( veya azaltması)nın ardından çıkan Coca Cola Light'tan sıkılan, ''tatsız bu abi'' diyen tüketicilere ulaşmak için üretilmiş. Tabii bir de yurdumuzun şekilci gençliği için. Siyah, şık dış tasarım, karizmatik reklamlar... Şekilci, özenti gençlerimiz için biçilmiş kaftan. Ne diyelim, bravo Coca Cola. Hepimizi tavladın!

27 Şubat 2008 Çarşamba

Kipanın Pazarda Oluşturduğu Etkiler


  1. Ekonomi üniversitesi ögrencilerin öğle aralarında ya da ders aralarında yemek yedikleri vakit geçirdikleri alış veris yaptıkları yer dendiğinde, balcovada akla gelen ilk yer agora diyebilirdik. tabi ki agoranın musteri potansıyelını ekonomı üniversitesindeki ögrencılerle sınırlandıramayız ama şu da herkes tarafından soylenebılecek bı gercektır kı cogunluk musterı potansıyelını ögrencıler olusturmustur. cok buyuk ve cok kapsamlı bı yer olmadıgı ıcın her zaman bı eksıklık vardı agora da çeşitlik yoktu alternatıfler yoktu tek hamburger burger kıng tek dukkanla sınırlı ev yemeklerı vs... sunulan secenekler cok sınırlı kalmıs ve ınsanları arayış içine sokmustu ama yıne de tek buyuk yer oldugu ıcın ve pek fazla secenek olmadıığı ıcın yınede musterı potansıyelını korumustur ta ki kıpanın balcova pazarına girişine dek.Kipayı tesco satın alınca olagan kıpada degısıkler yapıp cok cesıtlılık cok kalıte cok konfor sagladıgını dusunuyorum her kesıme hıtap edebılecek alanlar olusturup her damaga her lezzete gore mutfaklar olusturmuslardır.Balçova semtinde duyulan özellikle gençlerin isteklerine karşılık verebilecek 1 numaralı yer kipa diyebilirim. Pazara girişiyle birlikte piyasayı altüst edip küçük ve büyük merkezlerin müsterilerinde gözle görünür büyük kayıplar oldunuda söyleyebilirim.Kipanın balçovadaki büyümesi hakkındaki yorumumu söylemem gerekirse ben oldukça başarılı oldukça akkıllıca buluyorum balçovada böyle bir eksiklik vardı ve kipanın büyümesiyle birlikte semtteki taleplerin karşılandını düşünüyorum.

    Özge GÜLEÇ

Magnum Çikolatalarının Türkiye Pazarına Girişi


Algida ürünü olan magnum , bademli-beyaz cikolatalı-klasik olmak üzere türkiye pazarında yeri olan bir üründür.Magnum dondurmanın yanı sıra cikolata üretiminede geçmistir. Türkiyede magnum cikolatanın piyasaya girme sürecini incelersek ; magnum çikolatalarını piyasaya sürmek için kendine bir pilot şehir seçti ve bu şehiri izmir olarak belirledi. Öncelikle gross marketlerde sınırlı sayıda bulunan çikolatalar insanların beğenisi ve talepleri doğrultusunda izmirin bir cok seçkin marketlerinde satışa sürüldü.Pilot bölgedeki başarı saptandıktan sonra öncelikli olarak 3 büyük şehir olmak üzere tüm türkiyede magnum çikolataları pazardaki yerini aldı.Magnumun pazar sorgulamasını çok mantıklı,akıllıca buluyorum piyasayı değerlendirip talep doğrultusunda yola koyulmaları başarı doğrultusunu gün geçtikçe arttırmıştır.

SİMGE TOSUN

21 Şubat 2008 Perşembe

Bankacılık Sektöründe Pazarlamanın Önemi

Bankacılık sektöründeki aşırı rekabetçi ortam onları yogun bir pazarlama ortamına itmiştir.Şu an bankacılık sektörü neredeyse tamamiyle pazarlamadan ibaret olmustur,rekabette öne geçebilmek adına.Bankacılık sektörü tamamiyle pazarlama ve satış üzerinden dönmektedir , artık çok yoğun bir rekabet vardır.Bankalar pazarlama faaliyetlerini geliştirerek rekabette fark yaratmaya çalışmaktadır tv reklamları, afişler, panolar, billboard'lar etc .. yaygın tanıtım çalışmaları bunların en belirgin örnekleridir ve şuda bir gerçektir ki pazarlama bankacılık için günümüzde olmazsa olmaz şartlardan biridir çünkü çok fazla banka mevcuttur ve bankaların pazar payları çok düşüktür

Özge GÜLEÇ